GSCimbom Fanzin 46. Sayı Yazısı / "Süper" Mario Jardel

Geçtiğimiz hafta, GSCimbom Fanzin'in 46. sayısı çıktı. Bu sayının en önemli özelliği, fanzinin son sayısı olması. Bundan sonra en azından uzunca bir süre yeni bir sayısı çıkmayacak GSCimbom Fanzin'in. Şartlar tekrar olgunlaşırsa tekrar çıkarılabilir, ancak hiç çıkmama ihtimali de var. Son sayı olması nedeniyle, her zamankinden daha anlamlı bir sayıyla karşı karşıyayız. Güzel konular işlenmiş ve okunmaya değer birçok yazı var. Fanzine göz atmak isteyenler, bu linkten son sayıya ulaşabilirler... 

Ben, bu sayıya Galatasaray'ın unutulmaz golcülerinden "Süper" Mario Jardel'i yazdım. Jardel'in takıma katıldığı dönem, gösterdiği performans, yaşadığı sıkıntılar, ayrılık süreci ve sonrasıyla ilgili bir derleme yapmaya çalıştım. Umarım ki okunur bir şeyler ortaya çıkmıştır.


SADECE GOL ATAN ADAM – “SÜPER” MARIO JARDEL


UEFA Kupası kazanılmış, takımda inceden bir yaprak döküntüsü başlamıştı. Teknik direktör Fatih Terim’in ardından ilk olarak, sadece bir yılın değil, komple 90’ların gol kralı Hakan Şükür sarı kırmızı renklere veda edip soluğu İtalya’da almıştı.

Fatih Terim’in dört senede oturttuğu sistem ve oyuncuların taktik disiplini kalıcı olabilir ve takımı bir süre daha idare edebilirdi belki ama Hakan Şükür’ün gidişiyle doğan boşluğu, vakit kaybetmeden doldurmak gerekiyordu. Dönemin Galatasaray yönetimi, bir
dünya yıldızı getirmenin peşindeydi. Bunda da son derece haklılardı. UEFA Kupası sadece iki ay önce kazanılmıştı ve camia, takımdan önemli isimlerin ayrılmış olmasına rağmen başarıda devamlılık bekliyordu. Başarıda devamlılığı sağlayacak o dünya yıldızı, taraftarın deyimiyle “Süper” Mario Jardel’di…

Portekiz’de müthiş işler başarıyordu Jardel. Porto formasıyla golleri hiç zorlanmadan sıralıyor, insanüstü bir istatistik tutturup; menajerlik oyunlarının gözdesi Maxim Tsigalko’nun gerçek hayattaki yansıması oluyordu bir bakıma. Brezilya’da Vasco da Gama ve Gremio formaları altında dikkat çektikten sonra, transfer olduğu Porto’da dört sezonda 125 lig maçına çıkıp 130 gol atma başarısı gösteriyordu. Hatta Brezilya Milli Takımı için de alternatifler arasına girmiş ve Seleçao’daki yerini almıştı. Kariyerinde bir çıkış sürecinde olan ve birçok futbolcu için zirve denebilecek rakamlara ulaşan Jardel’in Türkiye’ye transferi o dönemde bir rüya gibiydi. Genelde 30 yaş üstü eski yıldızları hayata döndürme merkezi gibi bir işlevi olan Türkiye ligi, o dönemde henüz 27 yaşında olan müthiş bir Brezilyalıya ev sahipliği yapacaktı. Galatasaray, o günlerde aldığı rivayet edilen bir sponsor desteği sayesinde Mario Jardel’in bonservisi için Porto’ya tam 16 milyon dolar ödedi. Jardel’in alacağı ücretlerle birlikte transferin toplam maliyeti 20 milyon doların üzerindeydi.

Jardel’in, takıma katılır katılmaz etkisini gösterdiğini söyleyebiliriz. Abartmak gibi olmasın ama daha üzerini değiştirir değiştirmez Real Madrid filelerine bıraktığı iki golle Galatasaray’a UEFA Süper Kupa sevincini yaşatıyordu. Ancak ne var ki daha o günlerde başlamıştı eleştirilmeye. Ülkemiz basınının her şeyi çok bilen futbol ulemaları Jardel’in çok koşmadığını ve asla bir Hakan Şükür olamayacağını anlatıyorlardı büyük bir bilgiçlikle… Zaten her geleni, gidenle kıyaslamak en önemli huylarımızdan biri değil midir? Jardel’den bir Hakan Şükür olmasını beklemelerinden, adamı daha önce hiç izlemedikleri besbelli ortada olan eleştirmenler, onun hemen hemen her maçta topu ağlarla buluşturmasına da saldıracak bir bahane bulmuşlardı elbet: “Gol atmaktan başka işe yaramıyor”

Bir forvet oyuncusu için yapılabilecek en komik eleştiri Jardel’e yapılıyordu. Asli görevi gol atmak olan bir oyuncu, gol atmaktan başka işe yaramamakla eleştiriliyordu. İşin enteresanı, ondan ne beklendiği de net bir şekilde açıklanmıyordu. Kalede Taffarel gayet başarılıyken, savunmada Bülent-Popescu eski çizgilerindeyken, orta sahada Hagi takımı büyük bir ahenkle yönetmeye devam ediyorken Jardel de pek tabii golünü atmaya bakacaktı.

Ligde ilk yarının sonlarına geldikçe, Jardel’in gösterdiği Tsigalko etkisi de kendisini iyiden iyiye hissettirir olmuştu. Normalde bir golcünün tüm sezonda atıp gol krallığına ulaşabileceği kadar golü, tek devrede atmıştı Süper Mario. Ancak eleştirilerin ardı arkası kesilmiyordu. Bu eleştirilere Jardel’in özel hayatındaki çalkantılar da eklenince, Türkiye’den ayrılma fikri yerleşmeye başladı kafasına. Ligin ikinci yarısı biraz daha verimsiz geçiyordu. Ne var ki Şampiyonlar Ligi’nde goller devam ediyordu. Takım çeyrek finale yükselmişti ve çeyrek final ilk maçında Ali Sami Yen’de Real Madrid’le oynayacaktı. Maçın ilk yarısı İspanyolların 2-0 üstünlüğüyle geçmiş ve umutlar yavaş yavaş solmaya başlamıştı. Ancak Galatasaray dillere destan bir ikinci yarı oynuyordu. 90 dakika bittiğinde kazanan taraf 3-2’lik skorla sarı kırmızılılar olurken, Süper Mario da attığı golle galibiyetin mimarlarından biri haline geliyordu. Oysaki maçın devre arasında Mircea Lucescu ile tartışmış ve formasını çıkarıp ikinci yarıda oynamamaya bile karar vermişti ancak Hagi ve Bülent Korkmaz’ın da çabalarıyla bu kararından geri dönmüştü. Kim bilir, belki de Lucescu’nun söyledikleri onu daha çok bileylemişti. Dile kolay, Jardel aynı sezon içerisinde Real Madrid gibi bir takıma üç gol birden atmayı başarmıştı. Tabii Jardel’in bu başarısıyla birlikte Galatasaray da Real Madrid’i aynı sezonda iki kez dize getiren takım olarak tarihe geçiyordu.

Ne olduysa ondan sonra oldu. Jardel’in huzuru iyiden iyiye kaçmıştı ve ayrılık isteğini daha somut bir şekilde dillendiriyordu. Sezon sonu geldiğinde Portekiz kulüpleriyle ciddi pazarlıklar yapılmaktaydı. Eski kulübü Porto ve Sporting Lizbon, Brezilyalının en ciddi talipleriydi. Yeni sezonun başlamasına az bir zaman kala Sporting’e 5,8 milyon dolar para ile birlikte Pavel Horvath, Mbo Mpenza ve Robert Spehar karşılığında gönderildi Jardel. Bu transferden şüphesiz ki en karlı çıkan taraf Portekiz kulübü Sporting’di. Bir önceki sezon Galatasaray formasıyla 43 maçta 34 gol atan Mario Jardel, Sporting’deki ilk sezonunu 30 maçta 42 golle tamamladı. 2001-02 sezonunun sonunda Portekiz’de yılın futbolcusu ödülünü kazandı. Bu ödüle Lisandro Lopez’in dışında sahip olabilen tek yabancı futbolcudur halen daha. 2001-02, aynı zamanda Jardel’in kariyerindeki son verimli futbol dönemiydi.

Sporting’deki ikinci sezonunda Jardel’in özel hayatı iyiden iyiye karışmaya başlamıştı. Sonun başlangıcı, 2002-03 sezonuyla birlikte Jardel’in kariyerindeki etkisini gösteriyordu. Özellikle alkol problemi onu iyiden iyiye zorluyordu. Sezonun büyük bölümünü sakat geçirdiği için istikrar sağlayamadı. Şubat 2003’te Portekiz vatandaşlığına hak kazandı ve hemen ardından Premier Lig kulübü Bolton Wanderers’e transfer oldu. Mario Jardel’in Bolton ve sonrasındaki kariyerine yokuş aşağı giden, freni patlamış bir kamyon benzetmesi yapılabilir. Ancona, Newell’s Old Boys, Alaves, Goias, Beira-Mar, Anorthosis derken 2007 yılında yolu Avustralya’ya kadar düştü ve Newcastle United Jets takımıyla sözleşme imzaladı. Avustralya’da da sürekli yedek kalan Jardel, sonrasında Brezilya’nın alt ligleri ve Avrupa’nın vasat altı takımlarında boy göstermeye devam etti. Bir ara Ankaragücü’yle sözleşme imzalamak için Türkiye’ye gelse de bu transfer son anda gerçekleşmedi. Sırasıyla Criciuma, Ferroviario, America, EC Flamengo ve Cherno More gibi takımlarda oynadıktan sonra bir gün haber bültenlerine bir pikap tepesinde Brezilya’nın amatör takımlarından Rio Negro’nun taraftarlarına tanıtılırken çekilmiş görüntüleri yansıdı. Alkol, uyuşturucu ve fazla kiloları nedeniyle heba olmuş, harcanmış bir yeteneğin görüntüleriydi bunlar belki de. İtfaiyeye ait pikapın kasasında taraftarı selamlarken gülümsüyordu belki ancak içinden geçenleri tahmin etmek hiç de zor değildi.

Derken 2011 yazında bir transfer haberi daha aldık Jardel’den. Suudi Arabistan takımlarından Al Taawon’a transfer olduğu açıklanmıştı. Kariyerindeki 19. takım olmuştu. Derdi kendisini ispat etmek miydi yoksa para kazanmak mıydı bilinmez ama o da çok uzun sürmedi ve geçtiğimiz haftalarda futbolu bıraktığını açıkladı. Müthiş bir performans, harika istatistikler, Brezilya Milli Takımı ve Avrupa futbolunda parlayan bir yıldızken bir anda serbest düşüşe geçen bir kariyerle birlikte ortadan bıçakla ikiye bölünmüş bir futbol hayatına sahip oldu Jardel. İyi günlerin geçtiği kısımda Galatasaray’ın da isminin olması sevindirici. Bundan sonraki hedefi antrenörlük yapmak. Bakalım bu hedefi ne ölçüde tutturabilecek. Futbol kariyerinin ilk yarısında gösterdiği etkiyi antrenörlük kariyerinde de göstermesi dileğiyle…



GSCimbom Fanzin 46. Sayı Yazısı / "Süper" Mario Jardel GSCimbom Fanzin 46. Sayı Yazısı / "Süper" Mario Jardel Reviewed by Reklam Shiled on 08:06 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.